25 Ekim 2014 Cumartesi

Baccano!


Yıl: 2007
Bölüm Sayısı: 13+3
Bölüm Süresi: 25 Dakika
Yayın Şekli: TV
Tür: Aksiyon, Korku, Komedi, Mafya, Suç, Simya, Tarihi
Yönetmen: Oomori Takahiro
Orijinal Hikâye: Narita Ryougo
Firma/Stüdyo: Brain`s Base

 1931 yılında Flying Pussyfoot adlı kıtalararası trenin yola çıkmasından sonra trende bir sürü garip olay meydana gelmiş ve bir sürü ölü ve yaralıyla bu olay sonuçlanmıştır. Ancak bu olaydan sağ kurtulanlara para teklif edilerek bu olayın halka yayılması engellenmiştir. Zira asıl olayın veya olayların nasıl olup bittiğini bilenler zaten sınırlı kişilerden oluşuyordur. Bu kişiler ise birbirinden garip tuhaflıklara ve güçlere sahip olmakla beraber hepsinin trene binme amaçları tamamen farklıdır. Ancak olayın derinine inildiğinde 1931'den öncesine yani 1711 yılında bir grup simyacının ölümsüzlüğü bulmak için şeytanı çağırmasıyla başladığını görüyoruz...


Vay be =P İlk birkaç bölüm kafa karıştırıcı geliyor, ne olacak, o kadar kişiden kişiye atlıyorsunuz ki aklınız karışıyor. Bir de yüzleri, isimleri karıştırdığımdan bu kimdi, neyin nesiydi olayı ben de çok oluyor. Velhâsıl sonra sonra alışıyorsunuz ve olaya adapte oluyorsunuz. Ancak şunu söylemeliyim ki anime baştan sonra kafa karıştırıcı kesinlikle =P Bir an 1931 desiniz bir 1930 yılında bir an 1932 ve bir bakmışsınız 1711 =P Güzel yanı bu kesitleri güzel bağlamaları =) Ama yine de kafa karıştırıcı :D Seriyi eğlenceli yapan da bu yanı olmalı sanırım =P


 Konusu ise aynı oradan oraya atlamaları gibi yine kafa karıştırıcı =P Simyacılar, mafyalar, hırsızlar, gazeteciler, saçma sapan insanlar vs vs vs diye gidiyor liste =P Konunun kesinlikle ana karakteri yok diyebiliriz, ancak her olayın başındakiler kesinlikle iki çatlak hırsız Isaac Dian ve Miria Harvent oluyor =P Seriyi sevilesi yapan iki tatlı hırsız diyebiliriz bir bakıma =) Ve evet neredeyse her olayın altında bu iki çatlak yatıyor :D Zaten diğer karakterlere değinmek bile istemiyorum diyebilirim. Hoş bir iki tane var aslında, ama onlarda serinin sonlarında çıktıklarından yazmasam daha iyi =)


Simya demişken demin, FMA izlensin diyorum! Burada ise simya olarak sadece ölümsüzlüğü ele almışlar, hoş homonculus filan yapabilmişler, ama onları fazla göze batırmamışlar. Hikâyenin konusu başından beri ölümsüzlükle alakalı yani. Yani insanlığın daimi isteği olan yaşlanmadan sonsuz bir hayat yaşama isteği... Aman aklımda bir sürü yazacak şey varken unuttum yine =P


Neyse bu kadar yazmam bile yeterli bence. Şayet güzel izlenesi bir seri. Ayrıca bu seriyi izlememin asıl sebebi ise Durarara adlı seriyle aynı yerde geçmesi. Onu izlemeden önce bir izleyeyim dedim ve gerçekten izlediğime değdi. Neyse yani kısaca şimdi izleyeceğim seri Durarara olacak, ama ondan önce küçük birkaç kaçamak yapabilirim =P Önceden izlediğim Karas'a göz atıp, iki bölümlük bir ova bile izleyebilirim =P

Aklımdayken seri baştan aşağı kan boyusu olmasa bile, aşırı derece kanlı sahneler mevcut ve açıkcası 13 değil 18 yaş üstündekiler izlesin derim. Hani böyle parmak kırmalar, kırmayı geçtim, kesme sahneleri filan midenizi kaldırabilir, hele de yemek yiyorsanız =P

Serinin sonlarına doğru çıkan müthiş ötesi kopuk karakterimiz =P

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder